TEB Google Glass’a Özel CepteTEB Uygulamasını Geliştirdi Ama…

Glass dediğimiz şey cebimizde değil ki! Yani bu bir gözlük. Ceple ne ilgisi var?! CEPTETEB ismi hiç olmamış bir kere! (Artık nasıl bir koordinasyonsuzluk, nasıl bir bürokrasi varsa kurumda) İş böyle olunca inovasyon da sakil kalıyor. Yani yapılmış olması için yapılmış! Altı boş. Tırt! Başka bir şey değil.

Aynı şey Akbank’ın Akıllı Saat isimli uygulaması için de geçerli. Ama ben bu yazıda TEB’e daha çok yükleneceğim.

Bugün itibari ile Türkiye’de kullanıcı sayısı neredeyse sıfır olan Google Glass‘ta uygulamanın olması elbette çok yaratıcı, çok inovatif, çok harika! Ne diyelim? Tebrikler TEB! Lakin ben senin bir müşterinim ve beni dinlemek istersen mesela-çünkü genelde dinlemiyorsun, hep sen bir şeyler satıyorsun ve anlatıyorsun- bir TEB müşterisi olarak bu ütopik uygulamanın yapılmasından önce günlük hayatta yaşadığım sıkıntılarımın öncelikle halledilmesini daha çok arzu ederim.

Ne gibi? Hemen spesifik bir örnek vereyim.

Bana bilgi vermek için ısrarla arayan şuh sesli TEB yetkilisinin, 1 dakikalık ultra sıkıcı (güvenlik, sebebi, hangi isminizle hitap edeyim, sizsiniz değil mi v.b.) takdimi sonrasında annemin kızlık soyadının 2.ve 5. harflerini sormasının kaldırılması/düzenlenmesi gibi. Ya da ATM ve mobil uygulama arayüzlerinin basitleştirilmesi, işleyen süreçlerin gözden geçirilerek rehabilite edilmesi gibi.

“Biz Google Glass diyoruz, adam neden bahsediyor!” diyebilirsiniz. Ama ben de diyorum ki, “Sen bu saydıklarımı ipleme, öte yandan inovasyona koş!”

Elbette, TEB ve Akbank’ın bu ilk olma çabalarını takdir ediyorum ama oraya varana kadar kat etmeleri gereken insan odaklı çok yol var.

Yani nedir?

Mevcut şikayetlerim yüzünden TEB ile çalışmayı bırakabilirim! “O000, yoooo… benim bankam Google Glass‘a uygulama yapmış, çalışmaya devam ediyorum. Nasıl bırakayım şimdi onu? Kıyamam.” diyecek halim yok.

Aynı konu hakkında fazla detaya girmeden Burak Budak‘ın da bloguna dem vurduğunu gördüm. Bakın o da konuyla ilgili blog yazısında şöyle söylemiş;

PR değeri önemli olabilir ama insanlara biraz değer verseniz aslında çok daha güzel olacak. Hani mobil bankacılık uygulamalarınızın geliştirilmesi olabilir, müşteri hizmetlerinin iyileştirilmesi olabilir hatta browser tabanlı bankacılık hizmetinin iyileştirilmesi bile olabilir.

Bu yukarıdaki alıntıdan bazı kelimlerin altını bir kere daha çizmek istiyorum.

“insanlara biraz değer verseniz”

Kredi satın, fazi satın, sigorta satın, bireysel emeklilik satın, gelirleri artırın. Artırın. Artırın. Banka şubenizde çalışan güzelim temsilcinizi “Müşteriye saldırın!” şeklinde programlayın. Bu arada yaptığınız işin özünü unutun.

İNSAN ODAKLI HİZMET

Hadi şubenizde herkesi hedeflerinizle satış makinesine dönüştürdünüz diyelim, peki Google Glass’a uygulama neyin nesi?

“İşte insan odaklı bir şey yaptık. Bundan daha insan odaklı bir şey olabilir mi?” diyebilirsiniz. Ben de o zaman, “Sizin insanlarınızın olduğu yerde Google Glass acaba kaç kişide var?” diye sorarım

Bu kurumların danışmanları falan yok mu merak ediyorum.

Gerçekten merak ediyorum!