Türk Yemek Sektörüne Hint Esintisi: Zomato

Bundan 5 yıl önce her ikisi de aynı firmada çalışmakta olan Pankaj Chaddah ve Deepinder Goyal gittikleri restoranların menülerini toplayıp bunları bir internet sitesinde bir araya getirmeye başlarlar. Başlangıçta Foodiebay ismini verdikleri bu site, zamanla birçok restoranın menülerinin toplandığı bir referans platform haline gelir. Restoranlar hakkında daha çok detay girmeye başladıkları andan itibaren ziyaretçi sayısı da artmaya başlayan siteye mekanlar bir süre sonra reklam vermek isterler. Böylece gelir modelinin de kendiliğinden oluştuğunu fark eden bu iki Hintli arkadaş tam zamanlı çalıştıkları işten ayrılıp kendilerini tamamen Foodiebay’e verirler.

2008 yılının sonuna geldiklerinde Delhi’de sistemlerine toplam 2000 tane restoran kayıtlıdır. Takip eden altı ay içerisinde Kalküta ve Mumbay restoranları da veritabanlarına girer. Hindistan’da süratle genişleyen Foodiebay ilk yatırımını 2010 yılında 1 milyon dolar olarak Infoedgeden alır. Yatırımdan sonra ilk işleri e-Bay’le karışıklık yaşamamak için isimlerini değiştirmek olur. Bundan böyle isimleri “Zomato” olmuştur. İkinci yatırımları 2011’deki aynı yatırımcıdan gelir. Ancak bu sefer rakam 3,5 milyon dolardır. 2012 yılına kadar iOS, Android, Blackberry ve Windows Phone uygulamalarını da tamamlayan şirket Hindistan’da iyice genişleyerek 2012 yılı sonunda aylık 2,5 milyon ziyaretçi sayısına ulaşır. Aynı yıl Infoedge üçüncü tur yatırımda Zomato’ya 2,5 milyon dolar daha aktarır. 2012 yılında Zomato Citibank’ın sponsorluğunda kendi kullanıcılarının yorumlarından oluşan basılı bir yeme-içme rehberi (Citibank Zomato Restaurant Guide) ortaya çıkarır. Son yatırımla beraber Zomato operasyonları ülke dışına çıkarak Dubai, Sri Lanka ve Katar’a sıçrar.

Buraya kadar hikayemiz güzel gelişti öyle değil mi? Şimdi sıkı durun çünkü dananın kuyruğu birazdan nasıl kopuyor hep birlikte göreceğiz.

2013 yılının başında Infoedge dördüncü tur yatırımını yapar; Tam 10 milyon dolar. Operasyonlar İngiltere, Filipinler, Güney Afrika, Brezilya, Endonezya ve Türkiye’ye taşar. Zomato’nun Kasım ayında Türkiye operasyonları başladığında Amerika’lı Sequoia Capital tarafından 37 milyon dolarlık bir yatırım daha gelir. Böylece Zomato toplam 55 milyon dolar yatırımla tüm dünyada son derece iddialı bir oyuncu haline dönüşür. Artık ortada dev bir güç, hızlı bir dominasyon hedefi vardır. Kısacası 2013 yılından itibaren Zomato koşmaya başlar. Bu yıldan itibaren de depar atacağını söylemek yanlış olmayacaktır

Peki bu yatırımcıları Zomato’ya çeken ve bir start-up’ı bu denli cazibe merkezi haline getiren şey nedir?

Yaklaşık bir aydır Zomato’yu inceliyorum. Şüphesiz “beni heyecanlandıran şeyler yatırımcıları da aynı şekilde heyecanlandırmış olmalı” diye düşünmekten de kendimi alamıyorum. Öncelikle Zomato’nın odaklandığı tek bir şey var “Yeme-İçme”. Zaten sloganları da “Yemek Aşkına!”. Bu demek oluyor ki yemek menüsü olmayan bir mekan Zomato’da yer bulamıyor.

Bugüne kadar Foodspotting, Yelp, Mekanist, Foursquare gibi benzer ihtiyaçları görecek servislerin hepsini aktif olarak kullandım. Bütün bu servislerde içeriği kullanıcılar kendileri (user generated) oluşturuyor. Gerçek bir edisyon olmadığı için zaman içerisinde bütün bu sistemler okunamayacak kadar çok yoruma sahip olan birer bilgi çöplüğüne dönüşmüş durumdalar. Zomato bunun için hem manipülasyonu engelleyecek hem de yorumlarda iyi kalemleri (yazarlar), kötü kalemlerden ayıklayacak bir sistem geliştirmiş. Böylece bir mekana bir cümle yazanla, elli cümle yazan arasında tabiri caizse bir kast sistemi oluşturmuş.

Bir diğer husus ise bilgilerin geçerliği. Geçtiğimiz yıl Amerika’da Yelp’i kullanmıştım. iPhone uygulamasını aradığım bir restoran için beni 600 metre şaşırtarak farklı bir yere götürdüğü için hemen orada sildiğimi hatırlıyorum. Kullanıcıların eklediği yerler (hele bu yerler zincir iseler) büyük çoğunlukla hatalı olabiliyor.

İşte Zomato bu tip kazaları önlemek için gerçek bir içerik editör grubu ile mekanları veritabanına kendisi ekliyor ve her mekanı en geç 3 ayda bir yine kendisi güncelliyor. Böylece gerek çalışma saatleri olsun gerekse güncellenen menüler olsun, önünüze her zaman doğru bilgiye ulaşabilecek bir kaynak ortaya çıkıyor. Zomato’nun bence en güçlü silahı da bu aslında. Çünkü bu sayede Zomato’ya tıpkı bir Google gibi güvenebiliyorsunuz. Muhtemelen sırf bu yüzden Google, Zomato’ya zaman içerisinde daha çok güvenecek ve arama sonuçlarında Zomato verilerini öne çıkaracaktır.

Kendisinden önceki benzer sistemleri iyi etüt ederek son derece üstün bir ürün oluşturmayı başaran Zomato ekibi, hem websitesi hem de mobil uygulamalarındaki ara yüzlerinin sadeliği ile de dikkatleri üzerine çekiyor. Birçok güncelleme sonunda uygulama mantığına ters düşecek şekilde sürekli yeni bir modül eklenti ile daha da karmaşıklaşan diğer servislerin aksine, Zomato’da her şey bilginin güvenilir oluşu üzerine inşa edildiği için tasarımda ve etkileşimde gereksiz taklalar atmaya hiç gerek duymamışlar.

Ayrıca geliştirdikleri Hyper Local Ad isimli sistemle, reklam vermek isteyen müşterilerine reklamların yalnızca kendi semtlerinde ve çevresinde gösterilmesini sağlayabilen bir teknolojiye de sahipler. Bunun da bir benzerini daha önce gördüğümü söyleyemem. Yani Erenköy’deki bir restoran Zomato’ya reklam verdiği zaman Erenköy, Göztepe, Suadiye’den interenete giren kullanıcıları hedefleyebilecek. Bağcılar’dan giren kullanıcılar eğer mekan sahibi istemezse bu reklamı görmeyecekler.

E, bir de üstüne sanal dünyayı gerçek dünyaya taşıyarak restoran rehberi de oluşturduklarına göre Zomato’nun benzerlerinden zaten farklı bir misyon üstlenmiş olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

2013’ün son çeyreğinde Zomato ile ülkemize giren Hint esintilerinin ilerleyen günlerde ne kadar etkili olacağını hep birlikte göreceğiz.